Kategori arşivi: Makaleler

Ayrı Düşmüşüz Yanyana

Erkan Oğur adını bir altbaşlık altında tanıtmaya kalkışmanın pek anlamlı olmadığının farkındayız. Çünkü, Türkiye’deki müzik ortamına kazandırdıkları kadar, Dünya ölçüsünde buluşlara da imzasını atan bir müzisyen olduğunu düşünürsek, onun da tek başına bir kitabın konusu olabileceğini söylememek haksızlık olur. Türkiye’de müzik ufku itibariyle, onun kadar bir müzik nosyonu olan müzisyen sayısı yok denecek kadar azdır. ...

Kopuz’dan Perdesiz’e Özgürlük Arayışı: Erkan Oğur

Müziğin salt görsellikle bezeli şölene, pazarlanabilir metaya ve bu sürecin çıkış kapısında da modern bir aldanım aracına/ illüzyona dönüştürüldüğü ahir zamanımızda böylesi popüler yönelim ve eğilimlerden geri/içeri çekilip bu onurlu duruşu simgeleştiren kaç müzisyen kaldı ki aramızda. Her ne kadar müziğin metalaşma sürecini 70'lerle birlikte soluklasak da gerçek mevzisini popüler müzik bizde 1990'larda buldu denilebilir. İşte ...

Perdesiz Gitarlı Bir Derviş

Friederich Nietzsche, "Bir sanatçının işi konuşmaya başladığı zaman kendisi susmalıdır." der. Bunun ülkemizde en seçkin örneği Erkan Oğur'dur. Bir söyleşisinde -buna söyleşi denirse eğer- kurduğu en uzun cümle şu idi: "Müzik sessizliğe doğru devam ediyor." Bu sessizlik, sadece Erkan Oğur'un 'işinin konuşması'ndan ileri gelmiyor kanımca, Hüseyin Nasr'ın geleneksel müziğe ilişkin o enfes makalesinde geçen şu belirlemeyi ...

Hayret Makamı

Aslında müzik yapmadığımızı, yalnızca tabiatta mevcut olan bir şeyi keşfettiğimizi söyleyen bir adam. Kendini de müzisyen, besteci filan saymıyor. Belki de şu Bir Ömürlük Misafir’likte konukluğunun karşılığını vermek için çabalayan biri. O yüzden onu musiki makamlarından önce başka bir makamda düşünmek gerekiyor, hayret makamında. Hayret: ‘Biliyorum’ demenin eksilttiği bir makam. Hem her şey onunla başlıyor, ...

Erkan Oğur’un Gitarı

1970 yılında İspanyol malı el yapımı bir gitarım olmuştu. 1974’te ise bir THY uçağının kargo bölümünde gitarımın sapını kırmayı başardılar. 1974’te sapı kırılıp sonradan tamir ettiğim gitarımın kaderini merak eden varsa eğer: 1980’lere kadar o güzel gitarı çaldım, ama o kırılma macerası gitarda iz bırakmıştı, sapta kötü bir titreşim, bir cızırtı kalmıştı. 1980’lerin sonlarına doğru, aynı ...