Türk müziğinin usta sesi Erkan Oğur, sekiz yıl aradan sonra ilk kez solo bir albümle dinleyici karşısında: Dönmez Yol. Albüm, derlemeleri, kopuzu, gitarı ve sözüyle kendine has tarzı olan Oğur’la baş başa kalmak isteyenler için iyi bir fırsat. Kalan Müzik etiketiyle çıkan Dönmez Yol’da eski ve yeni on altı eser yer alıyor.
Gitarı, kopuzu, sazı ve sözünü hep sevdik Erkan Oğur’u. Türküleri, ağıtları ve Karadeniz ezgileriyle bazen neşe kattı hayata, belki en çok hüzünlendirdi dinleyenleri… Aslında onu albümlerinde pek yalnız görmedik. Robert Johnson’la 1982’de çıkardığı ilk albümü “İstanbul’da Bir Amerikalı”dan itibaren İlkin Deniz, Bülent Ortaçgil, Arto Tunçboyacıyan, Fikret Kızılok, Bulutsuzluk Özlemi, Djivan Gasparyan, Okan Murat Öztürk gibi ünlü isimlerle albüm çalışması yaptı. Birlikte iki albüm hazırlasalar da, İsmail Hakkı Demircioğlu ile türkülerin ayrılmaz ikilisi olarak zihinlerde yer ettiler. Filmlerde Kalan Erkan Oğur Müzikleri yazısına devam et →
‘Dönmez Yol’, Erkan Oğur’un kendi adıyla yayımladığı ikinci, 45 yıllık müzik serüveninin 14’üncü albümü. Albümde perdesiz gitardan çelloya, kemandan kopuza 10 farklı enstrüman çalıyor.
Bunların arasında kendi geliştirdiği ‘çellogitar’ gibi çalgılar da var. Albümün notlarında, “İnsan varlığının müzik olduğunu anladığında susar” diyen Oğur bir süre sonra icracı olarak tamamen susmaya, sadece besteleriyle konuşmaya hazırlandığını anlatıyor.
Usta müzisyen Erkan Oğur sekiz yıl sonra solo albümü Dönmez Yol”u çıkardı. Oğur, 19 şarkının yer aldığı albümünün, çocukluk yıllarından ve müzik yaşamından kesitler sunduğunu söylüyor
Usta müzisyen Erkan Oğur, sekiz yıl aradan sonra Kalan Müzik’ten çıkardığı 19 parçadan oluşan Dönmez Yol adlı solo albümüyle, kayıt altına alınmış ancak yayımlanmamış, kimi eski kimi yeni şarkılardan oluşan bir müzik seçkisi sunuyor dinleyicilerine. Dönmez Yol, Oğur’un çocukluğundan günümüze kadar, müzik yaşamından kesitlerin sunulduğu bir eser olma özelliğini taşıyor. Oğur, Yavuz Turgul’un yönettiği ve Uğur Yücel ile Şener Şen’in başrollerini üstlendiği Türk sinemasının kilometre taşlarından Eşkıya’ya yaptığı müzikle tanımış olabilir. Fakat müzikle yakınen ilgilenenler, Oğur’un müzikal kariyerinin 1980’li yılların başlarına uzandığını bilecek, ilk albümü Arayışlar’ı 1983’te yayınladığını hatırlayacaktır. Zaman Geri Dönmez Bir Yol yazısına devam et →
Wittgenstein ‘Üzerine konuşulamayacak şeyler hakkında susmak gerekir’ der. Susmanın, konuşmama olduğunu var sayarsak doğru. Ama susarken konuşan insanlar da var. Suskunluğun içindeki sesi yakalayıp bir ömür o ses ile konuşan. Sözü, sessizliğin kozasında saklayan. Sonra o kozanın içine kendisi de giren. Bir ömür hiç çıkmayan.
Erkan Oğur. Her bir yanı ses olmuş, özünü sessizlikte bulmuş bir derviş. Konuşurken bile susan, sustukça sessizliği azalan bir dil. Başlangıçtan önce var olan, sonu başlangıçta bulan bir söz. Varlığını hiçe karıştırmış, hiçi de var eyleyip öze düşürmüş bir isim.
Zamanın ve mekânın dışında dermanını arayan, dermanını unutup derdinin peşine düşen; kim bilir belki de olmayan bir şeyi bulmaya çalışan; arayışını varlığının öncesine koyan bir ad. Sesi bulmak için özünü teslim eden bir hakikat. Sözcükleri, renksiz bir karanlığın ışığıyla ve dipsiz bir sessizliğin sedasıyla ve hiç susmayan bir suskunluğun naifliğiyle dile getiren bir can. Söz ile değil öz ile yol alan bir ozan. Sükut Sesten Gelir yazısına devam et →